2 Bin 500 yıllık antik bir dil: Romeika



Okunma 13 Aralık 2020, 14:22

Pontus Yunan lehçesi ya da daha yaygın şekilde bilindiği ismiyle Romeika 1923 yılında gerçekleşen nüfus mübadelesiyle Pontus ismiyle de bilinen Karadeniz’deki ve Anadolu’daki (Küçük Asya’daki) bütün Hristiyan Yunanların Yunanistan’a mübadele ile gönderilmesiyle beraber Türkiye’de öldüğü düşünülen bir dildi.

greekcitytimes.com'da Nisan 2020'de Paul Antonopoulos tarafından kaleme alınan röportaj, Atina Haber tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir.

Dil doğrudan 2.500 yıl önce konuşulan Koini Yunancasından gelmektedir. Pontus dağlar ve deniz arasında sıkışmış izole bir bölge olduğundan dolayı Romeika, diğer bölgelerin Yunancasına kıyasla fazla gelişim göstermemiştir ve bu yanıyla Antik Yunancaya bugün konuşulmakta olan Modern Yunancadan daha yakındır.

Modern Yunan mitolojisinin bir parçası olarak uzun zamandır, Pontus bölgesinde yüzbinlerce Müslüman Romeika konuşanı olduğu söylenmekteydi ancak bunu kesin olarak bilmenin mevcut bir yolu yoktu. Lâkin 21. yüzyıl ve beraberinde gelen dijital çağ ve internet yoluyla insanlar birdenbire Pontus bölgesinde yaşayanlarla doğrudan iletişim kurabilir hâle geldiler. Bununla beraber, Türkiye’de Yunanca konuşanlar ve o bölgeden sürgün edilmiş olanların torunları arasında pek çok bağlantı ve arkadaşlık kuruldu.

Bugün dahi bu bilgiye sahip olmayanları şaşırtacaktır ancak Yunan dili ve kültürü hâlen Pontus’ta yaşamakta ve gelişmektedir. Nüfus mübadelesinden 100 sene sonra dahi, Pontus’ta, şehirlerden uzakta izole köylerde yaşayan çok sayıda Müslüman tarafından canlı tutulmaya ve konuşulmaya devam ettirilmektedir.

Merve Tanrıkulu, Türkiye’de bu kültürü hayatta tutan ve Romeika konuşmaya devam eden bu kişilerden biri. Genç müzisyen 1992 senesinde Trabzon’un Katohoriou (Türkçesi Çaykara) bölgesi, Okena (Türkçesiyle Köknar) kasabasında dünyaya geldi. Kendisini bir “Karadeniz kadını” olarak tanımlayan Tanrıkulu, Romeikanın kimliği olduğunu ifade ediyor.

Greek City Times tarafından kendisine Romeikanın kendi kimliği ve kültürü açısından ne anlama geldiği sorulduğunda buna “anadili” olması sebebiyle “her şey” cevabını veriyor.

“Romeika aslında benim kimliğim. Çünkü Romeika doğduğum ve büyüdüğüm köyde anadil olarak konuşuluyordu ve ben de bu dili konuşarak büyüdüm. Hatta dünya dilinin Romeika olduğunu düşünüyordum. Beni ben yapan her şey, çocukluğum, kültürüm, hepsi Romeika tarafından şekillendi,” diye açıklıyor sözlerini.

Türk diliyle olan ilk temasının okula gitmek olduğunu ve öğretmenlerinin Romeika bilmemesinin onun için gerçek bir zorluk olduğunu anımsıyor.

“Ancak bu bir sorun değildi çünkü okulda Türkçe, sosyal etkinliklerde Romeika konuşuyordum. Sanırım Türkçe bizim için bir talimat diliydi çünkü köydeki etkinliklerde Türkçe konuştuğumuzda herkes bunu komik karşılıyordu. Pek tabi ki, bu durum köyden kente göç etmemizle beraber değişmeye başladı,” ifadelerinde bulunuyor.

Greek City Times tarafından kendisine Romeikanın Yunan dilinin antik bir biçimi olması, hatta Yunancanın en antik biçimlerinden biri olmasının kendisini bin yıllarca yıl önceki antik kültürün bir parçası olarak hissettirip hissettirmediği soruldu.

Kendisinin cevabı, “tabi ki hissettiriyor.”

“2.500 yıllık tarihe sahip bir dilden bahsediyoruz,” diye eklemede bulunuyor. “Pek çok yerde izler bulmak mümkün. Bu açıdan zaman zaman geçmişe yolculuk yapıyorum.”

Şarkıcı, kendisine Romeika’nın Türkiye’de hayatta kalmasının neden önemli olduğu sorusu yöneltildiğinde ise soruyu dilin ülkeye “zenginlik” katacağını söyleyerek cevaplıyor.

Kültür aktivisti Tanrıkulu, “İlk elden şunun bilinmesi lâzım, Trabzon’un kimi köylerinde hâlen iyi derecede Türkçe konuşamayan gençler ve yaşlılar var. Ayrıca neden bir kültür ya da bir dil yok olsun ki? Bence bu bir renk, bir zenginlik olarak görülmeli. Romeika ile yetişen bir birey olarak dile borcumuz onu korumak, yok etmek değil. Neden her şeyi yok etmek, unutmak ve göz ardı etmek için bu kadar uğraştığımızı anlamıyorum,” diyor.

Bu konuyu daha fazla açması söylendiğinde ise Tanrıkulu, Türkiye’deki kimi insanlar için Romeikanın varlığının bir “hakaret” olarak görüldüğünü ve bu dili konuşup konuşmadıkları konusunda yalan söylemeleri gerektiğini ve Romeika konuştuklarını söylemektense Gürcüceye yakın olan Lazca konuştuklarını söylediklerini ifade ediyor.

“Ne yazık ki Romeikanın Türkiye’de yaşadığı sorun bunun bir hakaret olarak görülmesi. Romeika konuşan insanlar dahi konuştukları dilin Lazca olduğunu söylemek zorunda kalıyorlar, Romeika değil. Bu sebepten dolayı pek çok insan Trabzon’da konuşulan dilin Romeika değil Lazca olduğunu sanıyor. Hatta Romeika UNESCO’nun tehlike altındaki diller listesine dahi girdi. Çok acı, değil mi? Çünkü bir kültürü diri tutan dildir,” vurgusu yapıyor.

Müzik macerası ve bunun Romeika için neden önemli olduğu sorulduğunda ise kendisini “bir müzisyenden ziyade kültürünün bir işçisi” olarak gördüğünü söylüyor.

“Ben yalnızca şarkı söylemiyorum. Şiir okuyorum, hikâyeler anlatıyorum vs. Karadeniz müziğiyle ilgili olan arkadaşlarıma daha çok şarkı söylemem gerekiyor diye şikâyet ederken, bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine bu görevi üstlenmeye karar verdim. Ağıtlarımız, destanlarımız ve halk şarkılarımız kaybolmamalı. Bu yüzden Romeika şarkı söylemek hem çocukluğum hem de dilin kendisi için tabi ki çok önemli ve değerli. Ne güzel ki, bu yolu takip ettim,” diyor.

Tanrıkulu, Romeika’nın hayatta kalmasını sağlamak amacıyla “Romeika Ninni” ismiyle profesyonel bir müzik albümü yayınladı.

“Yunanistan’dan çok güzel yorumlar aldım. Çok sevmişler, herhangi olumsuz bir yorum almadım. Türkiye’de bana çok güzel mesajlar gönderen sevecen insanlar vardı ancak aynı zamanda pek çok da olumsuz görüş aldım. Beni politik bir duruş içinde görmek istiyorlar. Ancak ben ne bir siyasetçiyim ne de bir tarihçi. Tabi ki, ideolojik bir görüşüm var ancak bunu hiçbir zaman provokasyon ya da çıkar amaçlı kullanmadım,” vurgusunda bulunuyor.

Bu konuya ilişkin daha detaylı bilgi istendiğinde ise “geçmişte çok acı vardı,” cevabını veriyor.

“Pek tabi ki acıdan da bahsedeceğiz ancak barışın dilini kullanarak ve güzel şeyler yaparak ileriye bakmamız gerekiyor. Geçmişi kurcalayarak geleceğimize ve kültürümüze zarar veririz. Kimi araştırmalar yaptıktan sonra, ne iş yaparsan yap, seni sevmeyen ve sana hakaret eden insanlar olacağını gördüm. Beni sevmeyen insanlara sevginin gücüne inanmalarını söylemek istiyorum. Olumsuz düşünmek ve hakaret dolu bir dil kullanmak onları yalnızca mutsuz edecektir,” diye de ekliyor.

“Bence müzik insanlara ulaşmanın en iyi yolu çünkü adaletsizliği, özlemi, sitemi, acıyı ve sevgiyi müzikle ifade etmek gönüllere dokunmak için bir fırsat ortaya çıkarıyor. Bildiğiniz gibi, çok sevgili Vahit Tursun tarafından hazırlanan ve Heyamola tarafından basılan bir Romeika-Türkçe sözlük mevcut. Ben de Türkçe bir kitabı Romeikaya çevirdim ve bu Romeikaya çevrilen ilk kitap olacak. Bunu üretmek harika bir duygu; çok heyecanlıyım,” diyor gururla.

“Romeika Ninni” şarkısıyla ilgili kendisinden daha detaylı bir açıklama istediğinde ise şunları söylüyor, “benim ilk çalışmam olması dolayısıyla her zaman bende özel bir yeri olacak bir çalışma.”

“Romeika Ninni’yi profesyonel olarak bir sene kadar önce yayınladık. Romeika Ninni’yi daha önce yapılmamış bir çalışma olduğundan dolayı yaptık, bunu arkadaşım ve yol arkadaşım Özcan Onat önermişti. Köydeki yaşlılardan bir araya getirdiğim kelimelerle yazdım şarkının sözlerini. Ve inanın bana, bu hisleri kullanarak, Karadenizli bir annenin gözlerinden bakmaya çalıştım. Vahit Tursun gramer editörümüzdü. Klibi de Trabzon’un bir köyünde çektik, yönetmenliğini de Murat Davulcu yaptı,” bilgilerini veriyor.

Kendisine Greek City Times olarak son bir soru daha yöneltiyoruz, acaba gelecekte Yunanistan’da performans sergilemek gibi bir planı var mı?

“Yunanistan’a hiç gitmedim. Koronavirüs pandemisinden önce bir etkinliğe gelecektim ancak her şey iptal oldu. Yunanistan’a gelmeyi ve insanlarla beraber şarkı söylemeyi çok isterim,” diye bitiriyor sözlerini.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.